Şairler, yazarlar, müzisyenler, ressamlar, sanatkârlar,
Bir harf getirirler bize.
Bir kelime,
Bir nota,
Bir resim,
Bir fotoğraf
Karşı dağların ardından…
…
Hani yaratmıştı yüce Yaratıcı bizi,
Meleklerin dahi imrendiği yücelerin yücesinde.
Sonra bırakıvermişti,
Aşağılara doğru,
Kim nerede tutunacak diye,
Görmek için…
…
Bir de şeytan musallat oldu.
Bizi daha da aşağılara çekmek için…
Paçamızı bırakmayan,
Nefis de cabası…
…
İşte yazarlar, şairler, müzisyenler, ressamlar, sanatkârlar,
Eserleri ile,
Kalbimize dokunurlar,
Dokunurlar da,
Daha yukarılarda tutunmamıza çabalarlar,
Ya da tırmanmamıza…
…
Ama her zaman olmaz ki bu.
Ya güneşin doğuşu,
Ya kabaran bir deniz,
Ya yüzümüzü yalayan bir rüzgâr,
Ya ipince kabuğunu soyup ağzınıza attıgınız,
Bir mandalinanın ağzınıza doluşuveren lezzeti,
Sanatçının ilhamlarını coşturur da
Karşı dağların ardından getirirler bize bir şeyler…
…
Uzun zaman oldu.
Sanatçılar eser vermiyorlar.
Eser verip kalbimize dokunmuyorlar.
Dokunup da yücelerin yücesine giden yolda,
Bize destek olmuyorlar…
…
Ufuktan güneşi doğuramam.
Denizleri dalgalandıramam.
Rüzgârı meltem şeklinde estiremem.
Ama istersen,
Bi koşu,
İki kilo mandalina alıp geleyim…