Sen geliyorsun
Bahar dokunuşu kadar narin, yaz güneşi denli sıcak
Ellerinde umutlar…
Yüreğim kanatlanıyor
Gözlerimde gökkuşağı
Dudağımın kenarında tebessüm……
***
Allahuekber… Allaaahuekber…Sabah ezanı mı o? Hay Allah! Birkaç saat bile olsa uyuyabilseydim… Nasıl geçecek bu gün? Mesai saatinin başlamasına daha saatler var… Tükenir mi geçmek bilmeyen bu dakikalar?
***
Bu gün Cezaevi Kurulu karar verecek onlarca senedir, yüzlerce öğrenci yetiştiren bir akademisyenin aklının başına gelip gelmediğine, özgürlüğü hak edip etmediğine…Hazırlıklara başlamak için daha vakit çok erken. Hem millet uyusun bari biraz daha. Gürültü etmeden ne yapılabilir ki. En iyisi darda kalınan her anda çalınan kapıya müracaat. Evrad-ı ezkâr her derde deva her sıkıntıya çare.Ooof of!… daha saat ancak yedi olmuş. Mesainin başlamasına kurulun toplanmasına en az iki saat var. Balkonda günlük telaşına başlayanları seyretmek belki biraz zamanın geçmesine yardımcı olur…
***
-Haydi bakalım kuzucuklarııım, kahvaltı hazır. Çabuk! Çabuk! Çabuk! bu gün işimiz çok… Bi avukatı ara bakalım kurul toplanmış mı? Daha alışverişe çıkacaksınız. Hadi anasının kuzuları, hadi yavrularım. Bak bu gün büyük gün…
-Ay annem yaa daha sabahın körü. Biraz daha vakit geçsin öyle arayalım avukatı.
-Tamam, annem ama hadi kalkın bak markete gitmen lazım. Nişasta yok, baklavaya başlayacağım şimdi.
-Ben aldım dün nişasta.
-Mısır nişastası almışsın annem bana buğday nişastası lazım. Listeye yazdımdı görmemişsin galiba.
-Anne ne fark eder o da nişasta bu da nişasta. Markette elime bu geçti bunu aldım.
-Hadi hadi siz anlamazsınız. Fark eder tabi. Sen git onu değiştir abin de cevizleri kırmaya başlasın. Sonra beraber ayıklarsınız.
***
Beklemek azaptan beter. Seneler geçti de saatler geçmek bilmiyor. Herkes tedirgin, herkes endişeli ama kimse birbirine belli etmemenin telaşında. Zalim muktedirler daha da fazla zulmetmenin yolunu hep buluyor. Adli mahkûmlar yatarı bittiği anda tahliye olurken terör(!) suçlularının çıkıp çıkmayacağına ceza infaz kurumu heyeti karar veriyor. Sudan sebeplerle tahliyesi aylarca geciktirilen ya da yatarı bittiği halde Yargıtay onaması gelmediği için bırakılmayan yüzlerce insan var. Öyle olunca da her şey o kadar kuralsız ve keyfi ilerliyor ki avukatlar da dâhil kimse ne olacağı hakkında fikir beyan edemiyor.
***
-Oğluşuum avukat ne dediydi, kurul toplanmış mı?
-Toplanmış annem toplanmış daha 20 dakika önce sorduydun.
-Noolmuş bi daha sorduysam. Unutmuşum daha önce sorduğumu. Karar ne zaman belli olacakmış?
-Bilemem ki annem en erken saat üçte belli olur dedi avukat.
***
-Cevizler bittiyse getirin mutfağa
-Bak babam tembih etti baklava kırk kat olacak dedi. Tek tek sayacakmış.
-Tamam, gel bak bezeleri say işte. Tam kırk beze yaptım.
-Ay sayacak mıyım kırk tane bezeyi?
-Saycan tabi ben tek tek açıyorum da sen saymaya mı üşeniyorsun. Şahitlik edeceksen babana baklavanın kırk kat olduğuna. Video da çek sözlü ve görüntülü ispatlı…
-Ooo anne, normalde baklavaya o cevizin ancak yarısını koyardın. Ne o babama torpil mi?
-Hadi hadi gevezelik etme de kapıya bak. Teyzen yardıma gelecekti.
-Aa abla bizi beklemeden başlamışsın.
-Merak etme iş çok size de, şu ocaktaki kıymayı karıştır da topak topak olmasın.
-Vay vay bize hep patlıcanlı börek açardın, ne bu enişteye kıymalı börek mi?
-Nankörlük etme size de açmadım mı?
-Bilmem artık ben kıymalı hatırlamıyorum, bizi hep patlıcanlı ile kandırdın.
-Eee siz de yersiniz işte kıymalı börekten.-Hıh eniştemden kalırsa.
-Kalmazsa da canı sağ olsun. Adam beş senedir hasret. Sizi mi düşüncem?
-Aman da aman ne de kıymetli kocası varmış.
-Kıymetlim tabi, o benim dünya ahiret yoldaşım.
-Ağlamayacaksın ama de mi ilk görünce-Niye ağlayayım ağlanır mı hiç bu günde?
***
Haftalardır süren hazırlıkların son günü artık bu gün. Tüm aile seferber edildi. Herkes bir işin ucundan tutuyor. Tüm ev öyle bir temizlendi ki ne bahar temizliğinde ne bayram temizliğinde bunca özen gösterilmedi. Dört buçuk sene önce sabahın erken vakitlerinde ayrıldığı evine yeniden kavuştuğunda evin direği, her şeyi hiç ayrılmamış gibi bulsun. “O” gittikten sonra bir daha girilmemişti hâlbuki bu eve. Işıksız pencereleri ile gözleri kör olmuş, ölü bir beden gibi cansız ruhsuz kapkaranlık kalakalmıştı biz zamanların neşeli ışıl ışıl evi. O günden beri çok şey değişti aslında. Köprülerin altından çok sular aktı. Lakin bir zaman tünelinden geçip gelecek yolcunun hayata adaptesi için bir süre bari o ortamı yaşatmak lazım. Bıraktığım gibi buldum duygusu. Ashab-ı Kehf gibi bambaşka bir dünyaya gelecek hâlbuki beklenen yolcu.
***
-Otomatiğe bas bi abası annem geldi her halde, taze yaprak getirecekti.
-Anasının kuzusuu, hadi aşağı inin de ananene yardım edin elindekileri yukarı çıkarıverin. Sonra da ellerinizi yıkayıp bize yardıma gelin. Maydanozlar ayıklanacak.
-Kuzusu maydanozlara başlamadan bize bir de müzik açıversen.
-Ne istersin rap müzik mi rock müzik mi?
-Hele de bak maskaraya büyümüş de annesiyle dalga geçer olmuş.
-“Bahçada yeşil çınar” açayım mı?
-Yok, neşeli türküler olsun. “Eteği belinde” ya da “bahça duvarından aştım” bul.
-“Ateş attım samana” olur mu?
-Olur olur. Neşeli olsun da…
***
Aslında on gün önce gelmesi gereken misafir gelemedi. Pandemi dolayısı ile konulan sokağa çıkma yasağı yüzünden kurul toplanmadığı için tahliye kararı verilmedi. İstenildiği zaman gelişmiş imkânlar sebebiyle online olarak yapılabilen toplantı alternatifi bile düşünülmedi de bir bayram daha hırsızlar eliyle gasp edildi. Zaten sekiz bayramı gasp edilmiş olan ailenin bir bayramı daha kendi hukuksuz kanunlarına göre bile hukuksuz şekilde gasp edildi yeniden. Sayın çok değerli (!) devlet büyükleri bayram yaptı aileleri ile mutlu mesut. Ne önemi var ki tutsak kurbanların. Onları insandan sayan mı var da onların haklarını düşünsünler. Ne olur ki bir bayram daha ailesinden yuvasından ayrı geçiverse.
***
-Anneee… müjdee… müjdee… Avukat aradı. Kuruldan geçmiş babamın tahliyesi.
-Oh elhamdülillah… Ne zaman çıkarmış?
-İşlemler yetişirse beşten sonra yetişmezse yarına kalabilirmiş.
-İnşallah kalmaz yarına bu gece nasıl geçer yoksa?
-İnşallah annem de hazırlıklı da olmak lazım her şeye.
-Ablaa bak eniştem bugün çıkmazsa böreği biz yeriz değil mi?
-Assla yedirmem kimseye. Hele bir elini uzatan olsun.
-Kenarından azıcık tırtıklasak?
-Bi dene bakalım… Şu sarmanın altını kapatın biriniz benim ellerim hamurlu.
-Abla off sarma çok güzel koktu bi tane tadımlık alsam.
-Hele biriniz parmağını o tencereye uzatsın eline kepçeyi yer. Kimse o gelmeden tek lokma almayacak.
-Aman iyi iyi kadının kıymetlisi geliyor.-Anneciğim hadi bi daha avukatı ara ne zamana çıkarmış baban.
-Annem dedemle amcam cezaevinin kapısında bekliyor, çıkarsa hemen alıp getirecekler.
-Dedeni ara o zaman, bir şey söylemişler mi; tahminleri var mı?
-Annem iki sefer aradım zaten. Haber olsa hemen ararlar.
-Saat durmuş mu? Daha dördü yirmi geçiyor.
-Yok, yok annem heyecan yapma o kadar, daha vakit var.
-Ablaa ağlamayacaksın değil mi? Söz verdin bak ağlamayacağına.
-Aman niye ağlayacak mışım? Ağlamam tabi siz kendinize bakın. Video çekmeyi de unutmayın. Annemlere ben tembih ettim ama siz de bir daha söyleyin. Ağlayan olursa eve almam bak. Yetti beş senedir ağladığımız. Bugün, gülmek zamanı.
-Saat altı oldu dedeni bi daha arasan…
-Anneciğim darlamayalım, onlarda gergindir şimdi. Haber verirler gelecek olurlarsa.
***
Günlerdir beklenen haber geldi nihayet. Beklenen misafiri getiren araba yola çıkmıştır artık. Tam dört sene, sekiz ay, yirmi yedi gündür can yakan, gönül dağlayan hasretin bitmesine dakikalar var. 1731 gün geçerken kalan dakikalar geçmek bilmiyor. Heyecanlar dorukta diller kıpır kıpır duada.Allah’ım Allah’ım araba durdu işte… O geldi… Kanat açıp uçsa balkondan. Merdivenlere mi koşsa? Kalbi ağzında atıyor göğüs kafesine sığamıyor vahşi bir kuş gibi. Dizleri tutmaz oldu. Tutunacak bir yer arıyor. Sonra sendeleyerek ayakkabılarını bile giymeden merdivenlere koşuyor. Asansörü bekleyecek sabrı yok.Arabadan ilk “o” çıktı doğru balkona bakarak. Elinde o mahut mavi çöp torbası. Senelerdir beklenen özlenen “o”…İki hasret buluşuyor apartmanın girişinde. Verilen sözler bozuluyor. Senelerdir ip üstündeki cambaz gibi teyakkuzdaki duygular ipinden boşalmış zemberek gibi çözülüyor. Biriken acılar katarsis olup boşalıyor. Hıçkırıklar duvarlarda yankılanırken senelerdir ayrı yanakları ıslatan gözyaşları karışıyor birbirine.
***
Sen geldin ya
Kurudu hasret gözyaşları,
Yüzlerce geceyi ıslatan…
Çiçek açtı tebessümler…