Yusuflar Destanı (Çöl 2) / Yusuf Kar

ÇÖL- II
Kervan gider çöllerde Yusuf yiter çöllerde
Adem’den
o demden
Hicret nice gurbeti çöllere eke eke
Bir zaman Kudüs olur, bir zaman Mekke
Yazılmış yazgıya ne gelir ki elden
“Mecbur olmasaydım ayrılmazdım senden”
Yurdundan koparılmış güneşin bu sesi
Tutuşturur çölleri bir kez daha nefesi
Kaderin çağlara üleştirdiği hazandan
Geçmişten geleceğe uzanan zamandan
Yusuf hüznü mesafeleri aşar da gelir
Ahirin Efendisi, evvelin güzelinden
Sabır mesleğini alır kaderinin elinden
Mekkeler Kenan kadar kederli kalır
Gitmeler kahır
Kalmalar kahır
Asırların bağrına tel tel gerilir sabır
Eyüp vurur gönlünün son ferine kadar
Yakup vurur gözünün son ferine kadar
Kalu Bela’da yazılmış bu sabır güftesi
Yusufçukların dilinde her çağın bestesi
Mızraplar Hüseyin’i bir ağıt çalar
Kapanır yine birbiri ardınca yollar
Susuz bir gül kırılır incindiği yerden
Bir güneş daha düşer omuzlardan
Kılıçlardan
Mızraklardan
Topuzlardan
Kan damlar
Zamandan zamana, o temmuzlardan
Bir alından bir alna geçen mazlum geçmişi
Kerbela’nın kızıl kumunu kanlı güneşi
Kızıl karanlıklar yırtar aydınlığı tepelerde
Akşamlar…
Kara gecelerin küsufu başlar göklerde
Muayyen zamanların istila yazgısı
Haccaclar, Yezitler her an her yerde
Ayni devran döner çöllerde
Hasanlar, Hüseyinler yiter çöllerde
İsimlere münhasır alınların yazısı
Mezardan zindana, gurbet ellerde
Bütün isimler toplanır bir kader eder de
Yusufluk Hüseyin olur, yas olur kaderde
Analar
Bebekler
Asrın mahkumları
Camlar
Bunca acının kristalleşen kumları
Erir kum fırtınası ile yeniden gözlerde
Gamlar
Geçmiş geleceğe gelecek geçmişe ağlar,
Susuz canlar
Yusuf kaderinden nasibi alır tüm çağlar
Yusuf KAR

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *