Bir Bardak Çay / Neslihan Paş

En son bizim evde bir çay sofrasında neşeyle söyleşip muhabbet etmiştik beraberce.Elimizden geldiğince birlikte ortak bir şeyler yapmak hoşumuza gider muhabbetin sıcak nefesini beraberce yudumlardık. Bizim ufaklık doğduğunda da elinde bir çaycı ve birkaç hediyeyle sevgisiyle evimi bayram etmişti ve o her zaman böyle muhabbetini paylaşmayı çok severdi.Cömertti sıcaktı derindi ve yeryüzünde gezen bir küheylana benzerdi.Sadece ben değil tanıdıklarımda böyle düşünür böyle söylerdi.Çok sevmiştim onu ve güzel yavrularını.

Bir yaz fırtınasının bizi bir daha bir bardak çaydan ayrı düşüreceğini hiç hayal edemezdim. Çünkü yeryüzünde üzerimde hissettiğim koruyucu bir melek gibiydi. Evet artık yol gözükmüştü biz dönmek üzere vedalaşmıştık. İki valizle ayrılmıştım annemden memleketimden ve ulaşmıştım yeryüzünün yeşili güzel bir diyarına.Gittiğim yerde farklı farklı şehirlerde yeni dostlarla tanışıyor ve bu yeşil ama soğuk diyarlara alışmaya çalışıyordum ki bir ıssız sabahın koynunda telefonum çalıvermişti. Açtığımda kıymeti kalbimde değeri çok yüksek bu güzeller güzelinin güzel yavrusunun ağlayarak “annemi ve babamı götürdüler, ben şimdi ne yapacağım.“ çığlıklarıyla uyanmıştım.Artık benim için daha sıkıntılı, ızdıraplı günler başlamış, rüyalarımla avunmaya çalışmış ama rüyalarımda bile rahat bir nefesi duyamamıştım.Rüyalarımda da onunla sessiz ve karanlık sokakları adımlıyor bir şeyler yapmaya çalışıyor fakat hedefe muttali olamıyordum.Aldığım haberler iç açıcı olmuyor hep inkisar ile iki büklüm kalıyordum olduğum yerde, damarlarım ağrılı bir sancıyla çekilmiş gibi hissediyordum.Sonra öğrendim o gittiği yerde de bir semaver bulmuş arkadaşlarını başına toplamış ve her birinin hayallerine ümit kıvılcımı sunmuş.Artık ondan çok uzaktaydım sesini duyamaz sıcak muhabbetini tadamaz olmuştum ayrı düşmüş ve kaderin bu yönüne amenna diyerek öğrenmeye başlamıştım yalnızlığı ve sabırla bekleyişi.Bir gün gene o yüzü nurlu evladı arayıp da annem eve geliyor deyinceye kadar ızdıraplı kalbim arkadaşım olmuştu bana ve bu haberle benim için yer yerinden oynamıştı sanki.Evine dönmüştü ama bu en güzel haberin arkasından başka haberler almaya devam edecektim. Uzun süre görüşememiş sesini duyamamıştım ve üç buçuk sene sonra ben bir şehrin kaldırımında yürüyorken telefonum çalmıştı.Arayan oydu bu benim için inanılır gibi değildi ve sadece heyecandan ağlayabilmiş çok az konuşabilmiştim ama aldığım haberler devam edecekti.O, kendi ayrı yoldan çocukları ayrı yoldan çıktıkları diyarlardan tekrar bir noktada buluşacaklardı günleri iple çekiyorlardı ve beklenen olmuş kavuşmuşlardı ama tekrar beraberce yollara düşmüşlerdi ki tekrar bir ülkede yakalandılar ve ailece hapisteler.Günlerce haber bekledim geçmek bilmeyen günlerin içinden bir gün kurtulduklarını öğrendim.Artık bir eve çıkmışlar ve beraber olmuşlardı alışmaya çalışıyorlardı bulundukları yere ama orada da okul sorunu oluşmuş ve başka bir yere gitme kararı almışlardı ve sabahın nurunda yola düştüler. Kan revan içinde çalı çırpı diken içinden geçen yavrular ve çilekeş anne kurtulmuşlar başka bir menzile ayak basmışlardı ama üzerileri yırtık ve sarp yokuşları aşmış olmanın onuruyla yüzleri korku telaş karışımlı bir mutlulukla, Allah’a binlerce şükür ara noktaya ulaşmışlardı. Orada da çileli yolculukları bitmeyecek defaatle denemeler yapacak ve ulaşmak istedikleri noktaya belki bu şekilde varmış olacaklardı.Denediler çok defa olmadı ama bir defasında canı dudaklarına gelmiş iki yavru geçmeyi başardılar.Arkalarında bir anneyi küçük kardeşlerine emanet edip yeni bir hayata başlamanın startını gece soğuk bir kampta montları ile titrerken almış oldular.Ve hala gözü yaşlı annelerini ümitle bekliyorlar geçirdikleri bu kadar yaşanmışlığa bir kez olsun “ off “ demeden .Onlar kitaplarda yazan adanmışlığın şu anda yaşayan canlı örnekleri oldular.Beklenen umutlara ışık yakmaya sönmüş sevgilere diriliş olmaya ve sevdanın türküsünü gönüllere yazmaya koştular.Onlar ki biri memlekette soğuk demirlerin ardında ikisi bir ana bir küçük yavru birbirini bekleyen 5 küheylan oldular.Kavuştuklarında görülecek resmi şimdiden hayal bile edemiyorum.Onların bir tebessümü için neler vermezdim ki.Yanıma aldığım valizim hala dolapta onlara kavuşunca içeceğim bir bardak çayın hasretiyle yanmakta…

Neslihan Paş

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *