Bir dert ki, asırlık hicran bestesi
Nasıl inşâd etsin bir dil hastesi
En yüce dergâhın şanlı gözdesi
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Nasıl anlatayım bâbında derdi
Dilimde, kalbimde zulmetin bendi
Câhil ne söylesin bilmezken kendi
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Bilirim bu nâme Fuzûlî ister
Mevlânâ, Kemâhî, Nigârî ister
Niyâzî değilim, tahammül göster
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Yolundaydık, sürçtü beyaz küheylan
Düştük, misâlimiz yaralı ceylan
Muvakkaten dört yanımız muğeylan
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Bir dertlinin peşindeyiz bilirsin
Yoluyla yol alsak râzı gelirsin
Sefînene istediğin alırsın
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Füccar hisarları zorladı durdu
Dört bir yanda halka tuzaklar kurdu
En şedîd silâhı, “gövdede kurd’u”
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Hac kervanı sandık, harâmîleri
Dünyâda seyrettik Yezîdîleri
Daha bir anladık Hüseynîleri
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Mal-menâl talanda, nâmus pây-mâl
Hazîne mezatta, vakıflar sağmal
Eşrârı mahvetsin Sâhibü’l-celâl
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Kıtmîr’ine iştihayla söverler
Nerde bir garip var, tutup döverler
Ehl-i münker, hakkı tutup savarlar
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Ege, Meriç kardeş oldu Fırat’a
El böğür’de, gem vuruldu kır at’a
Dost kapılar çarpılıyor surata
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Yusufların dört bir yanda çilede
Yavruları hasret çeker sılada
Dilde dilek “Hele babam gele de!…”
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Sümeyye’ye yoldaş oldu bacılar
Şimdi Nes’ibe’yle ortak acılar
Cümlesi bâbında dâ’î, râcîler
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..
Mevlidiniz mevlid olsun ümmete(âmîn)
Görüyorsun muhtâcız hep himmete
Temizlenip kavuşalım hürmete
İnâyet Sultânım, kapına geldik!..