Büyüsüne Kapıldığımızın Resmidir/ Yaşar Beçene


Ansızın geliverir sonbahar. Doğanın o en esrarengiz hâli. Özlemle beklenen bir misafir gibi çalıverir
kapımızı birden. Değişiverir baştan aşağı yaşamın bütün renkleri. Yeşilin hüküm sürdüğü ‘büyülü’ yaz
çekip gitmiştir bir sabah. Ve yeni misafirimizin o efsunlu dokunuşlarını hissederiz en yakınımızda.
Evet, nice sürprizlerle kapımızı çalmıştır yeni bir sonbahar. Hilmi Yavuz’un ifadesiyle çoktan “doğa
özgürlüğünü ilan etmiştir” bile. Günler giderek kısalmaya ve rüzgârlar daha bir serinletmeye
başlamıştır. Dostlar! Bu zamanlarda büyülü bir dönüşüme şahitlik ettiğimizin sanırım farkındayız.
Sonbahar, o tatlı/pastel renkleriyle bizleri selamlar gibidir. İnsan duygusal bir seremoni ile mest
oluyor bu demlerde… Kanatlarını özgürce açıyor göğün mavisi üzerimize. Usul usul döküyor solgun
kızılyapraklarını ağaçlar. Bu renk cümbüşünde ruhumuz da -belki biraz- melankolik oluveriyor farkında
olmasak da!
Sonbahar çokça hüzün ve biraz da melankolik bir ruh hâlidir bence!.. Ne çok şeyi hisseder ve yaşarız
küçük dünyamızda öyle. Necatigil, Haşim ve Yahya Kemal belki de bu yüzden daha çok sevdirir kendini
bizlere!..Zira hangi mısralarına dokunsanız hüzün ve melankoli damlar yüreğinize. Onlar da zaten bu
halden beslenmişlerdir hiç çekinmeden ve gücenmeden.
Hep benzer hisleri yaşamışızdır sonbaharlarda; bir hüzün melodisi eşliğinde biraz melankoli… Serin
rüzgârlarla gökyüzüne doğru süzülen… Sokaklarda sürüklenen yapraklar… Ve bu tedaide ruhumuzdaki
gelgitler… Belki de bu hâldir sonbaharı bu kadar büyülü kılan! Bir yanın sararmış, turuncuya, kırmızıya
hatta mora dönüşmüş hazan/hüzündür. Öbür yanın taze umutlarla geleceğe yelken açmış gibidir…
Her adım, sonbaharın büyüsüne daha da yaklaştırır bizleri. Kim bilir geçmişle gelecek arasında bir
köprüdür bu sessizce yaşadıklarımız.
Dostlar! Yazın o büyülü coşkusu çoktan geride kaldı, kışın soğuğu ise hâlâ uzaklarda. Belki de bir
sonbahar sessizliğinde ruhumuz aradığı iç huzuru bulacaktır kim bilir!.. Şöyle bir gün batımı,
gökyüzünü turuncudan pembe tonlara döndüren manzarayı seyretmeli insan umarsızca. Bindallı
giyinmiş bir gelin edasıyla süslenmiş ağaçların altında yürümeyi denemeli mesela. Hayaller kurmalı
insan bu renk cümbüşünün ortasında kaldığı eşsiz saadet anlarında!.. Farkına varmalı biraz da gelip
geçen zamanın. Günler, aylar, mevsimler ve yıllar ne çabuk tükeniyor değil mi?..
Mevsim sonbahar ve hayat tüm keşmekeşliği ile devam ediyor dostlar. Şimdi mevsim renklerine
eşlik edecek kazakları şalları, bereleri yavaş yavaş kuşanma vaktidir. İnce belli bardaklardan
tavşankanı çayları yudumlamayı ihmal etmemek gerekir. Hele bir menengiç kahvesi içebiliyorsak
dünyanın en bahtiyar insanı bizden başka kim olabilir. Sohbetlerimiz daha candan ve gülüşlerimiz
daha içten olsa hiçbir şey kaybetmeyiz inanın.
Dedim ya çokça hüzün ve biraz da melankolidir sonbahar! Böyle olsa da ben sonbaharlara
meftunum dostlar. Bilirim her sonbahar yeni başlangıçların habercisidir. Su gibi akıp giden zamanı
hatırlarım. Avucumda tutamadığım anlar daha bir kıymetli hâle geliverir benim için. Berceste bir şiir
bir köy türküsü gibi olur adeta. Doya doya yaşamak isterim bu zarif dönüşümü içimde hüzünler ve
melankoli olsa da!.. Taze serin nefesleri içime çeke çeke… Kaybolmak isterim pastel tonlardaki ağaçlar
arasında. Dedim ya çokça hüzün ve biraz melankoli hâli verse de büyüsüne kapıldığımızın resmidir
Sonbahar.

One thought on “Büyüsüne Kapıldığımızın Resmidir/ Yaşar Beçene

Leave a Reply to Anonymous Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *