Deniz / Adem Yağmur


Ölü bir denizin mezar taşıyım şimdi. Sahilinde ıslanıyor ayaklarım, gözlerim ufukda  batan güneşe dalmış.
Batmakla veda etmek arasında kalıyorum. Güneşten kendimi alamıyorum ama o gidiyor ben kalıyorum.
Ölüdeniz’in sakin dalgaları arasında gel-git’lerimi yaşıyorum, günahlarım ve ondan azade düşlerim.
Gelmek ve gitmek arasında ki “ve” yi yaşıyoruz. Ne kadar da kısa oysa, sadece iki harf. Bütün semayemiz olan tek hece…
Bütün bir ömür, anlatmanın hafifliğini ama yaşayamamanın ağırlığını ruhunda hissede hissede kaybolup giden kısa bir aralık…
Korkular ve ümitler, belki de ümitlerin gerçekleşememe korkusu bütün bu yaşananlar. Hiç bir şeyin sana kalmadığı ama herşeye sahip olduğunu zannetmenin korkusu olsa gerek. Olasılıklara bağlanıyor insan sanki.
Yaşamak, bir dikili taş’a meftun olduğunu anlamadan sürüp giden hayali bir serüven.
Arkamda kimse yok, önümde hadsiz bir deniz, hazırlıksız bir yolcuyum şimdi.
Her şeyi görmeme rağmen, karanlık kapkaranlık bir dünya gibi, arıyorum ama hiçbir şey bulamıyorum, belki bir sandal belki bir kürek ama nafile.
Ayaklarıma dokunan her dalga beni denize çağırıyor, ” gel, gel artık.” diyor. Bir adım atsam belki yanacağım belki boğulacağım belki, belki…
Denizin sahibini arıyorum yok mu bir yolu diyorum?
Yürüsem geçsem ya da kendimi bıraksam dalgalara.
“Korkma!”diyor, ” Üzülme! ben sana kırılmadım, darılmadım da, beni bul.” diyor.
Duyduğum seslere önce şaşırırsam da neden sonra bu sesler beni teselli ediyor, rahatlıyorum.
Mahçup bir tebessüm var yüzümde şimdi. Kimse kalmasa da arkamda, yanımda sen varsın diyorum ve buna inanıyorum.
Ölüdeniz gözlerimin önünde ışıltılı bir şehir gibi canlanıyor ve oradan hoşsohbet sesler yükseliyor gökyüzüne doğru, artık korkmuyorum.
Biraz önce kıyamet sonrası toplanma alanı gibi soğuk ve korkutucu gelen Deniz şimdi Serin ve selameti bir vuslat meydanı haline geliyor.
Adem Yağmur

2 thoughts on “Deniz / Adem Yağmur

Leave a Reply to İlhan Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *