Nasıl anlatayım bana olanları, kim inanır ki bana? Her şeyin bir sebebi var, sebepsiz olur mu bu hiç? Ama ben iffetsizlik yapmadım ki! Küçüklüğümden beri bunun için yaşadım, geçmişimden pişman olmamak için çok uğraştım ama olmadı işte bak karnım burnumda hem de evlenmeden oldu. Ben de dağlara kaçtım, uzaklara çok uzaklara… Bir insan görmeyeli çok oldu. Hem görsem ne olacak ki? Şunun kızı namussuzluk iffetssizlik yapmış diyecekler zaten kimse kendisindeki günahına bakmıyor ki hep varsa yoksa başkasının ahlâk bekçiliği şimdi de bana aynısını yapacaklar. Ama benim durumum farklı, nasıl anlatabilirim o gün olanları, kim inanır ki benim gördüklerime? Ben bile inanmam ki olanlara onlar mı inansın? Ama şimdi bunların sırası değil ağrılarım arttı, şehre de inemem, taşlarlar beni… Bilmiyorum insanlar doğum yaparken ağrıları olur ama sevinerek o ağrıyı çekerler. Ya ben? Keşke ölseydim de bu günü görmeseydim diyorum. Günlerdir ağlıyorum neden ben diye onca insan varken neden ben? Peki o geç gelen nur şimdi nerede? Bir ses geliyor kulağıma, “Üzülme!” diye. Sonra devam ediyor, “Bak bir dere aktı yanından, boylu boyunca, istediğin kadar su iç! Bak üstünde hurma ağacı oldu, güzelce silkele ye! Ağrısız bir doğum olacak sen sabret! Doğumdan sonra kimseyle konuşma! Kimin ne dediği umurunda olmasın, senin ne yaptığından kime ne? İnsanlar görmediği şey hakkında neden bu kadar çok konuşurlar ki? Ve unutma insanlara en güzel cevabı doğan çocuğun verecek sen sadece sabredip bekle. Yıldızların bile sıraya girdiği o gün Rabbi’nin izni ile konuşacak ve (İsâ dile gelip): ‘Ben, hakikat, Allah’ın kuluyum! O, bana Kitap verdi. Beni peygamber yaptı. Beni her nerede bulunursam mübarek kıldı. Bana, ben hayatta oldukça namazı, zekâtı emretti. Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni bir zorba, bir bedbaht yapmadı. Dünyaya getirildiğim gün de, öleceğim gün de, diri olarak kaldırılacağım gün de, selâm (ve selâmet) benim üzerimdedir.’ (Meryem, 19/22-33.) diyecek” diyor.
Hüseyin Selçuk
😄😄😄😄👍👍👍👍👍