Victor Hugo / Recep Atıcı

Kendinden Öte Allah’a İnanan Bir Edip: Victor Hugo

“Hiç şüphesiz bir başka âlemin bekleme salonu olan bu dünyada tam manası ile mesut insan yoktur. Aslında insanlar ikiye ayrılırlar. Aydınlıkta olanlar ve karanlıkta kalanlar. Karanlıkta olanların sayısını azaltmak, işte hedef! Biz bunun için maarif ve ilim diye haykırıyoruz”[1]

Victor Hugo, din, tabiat, cemiyet üçlemesinden meydana getirdiği ‘Sefiller’ isimli eserini yazmaktaki maksadını kısaca bu ifadelerle özetler. Hugo, inanç yönüyle aslında bilinenin çok ötesinde bir marifet ufkuna sahiptir. Onun bu yönü çoğu zaman edebi kişiliğinin gerisinde kalmıştır. Yazdığı eserler bir çok insan tarafından okunmasına rağmen onun bu yönü çok fazla bilinmez. Bu yazıda da onun kısa hayat hikayesiyle birlikte inanç eksenini okuyacaksınız.

Doğumu ve Eğitimi

Hugo, 26 Şubat 1802’de Fransa’nın Besancon kasabasında dünyaya gelir. Babası Leopol bir generaldir. Bu yüzden onu hayata annesi hazırlar. Hugo’nun çocukluk yılları, Fransa’nın en çalkantılı yılları olduğu için babası tarafından bir manastır mektebine yerleştirilir. Ancak burada bir yıldan fazla kalamasa da bulduğu her çeşit kitabı okuyan Hugo, henüz 13 yaşındayken manzumeler yazmaya başlar. 17 yaşına geldiğinde ise Toulouse Akademisi’nin şiir yarışmasında en büyük mükâfat olan “Altın Zambak” ödülünü alır.

İlk şiir kitabı, 1822’de “Methiyeler”, ilk romanı, 1823’te “İzlandalı Han” isimleriyle neşredilir. Böylece Hugo’nun edebiyat çevrelerinde giderek ünü artar. Ancak onu meşhur eden efsanevi eserlerini ise olgunluk çağında verir. Bu eserler; 1831’de “Notre Dame’ın Kamburu”, 1859’da “Asırların Efsanesi” 1862’de ise “Sefiller”dir. Diğer mühim eserleri “Dinler ve Din, Ulu Merhamet, Allah, Şeytanın Sonu, Deniz İşçileri”dir. 

Sefiller Romanı ve İnanç Ekseni

O,1840’ta yazmaya başladığı “Sefiller” romanını 1862’de tamamlar. Kitaba yazdığı önsözde şöyle der: “Yeryüzünde hürriyeti kısıtlayan kanunlar, ananeler vasıtasıyla meydana getirilen suni cehennemler ve Allah vergisi kaderi uğursuz insanların karıştırdığı cemiyetler olduğu müddetçe, asrımızın başlıca üç meselesi; erkeğin yoksulluk nedeniyle alçalması, kadının açlık yüzünden ayağa düşmesi, çocuğun eğitimsiz kalması sebebiyle kabiliyetlerinin körelmesi halledilmedikçe başka bir tabirle yeryüzünde cehalet ve sefalet var olduğu müddetçe bu kitaplar faydasız olmayacaktır.”[2]

Fransa’nın en çalkantılı yıllarında kaleme aldığı bu eserin çerçevesi çok geniş olup çeşitli sınıflardan şahıslara, cemiyet hayatından yürek yakan sahnelere ve insan hayatının çok farklı sıkıntılarının ele alındığı edebiyat harikasıdır. O, bu eseriyle içtimaî sefaletleri, bütün teferruatlarıyla, sebep ve neticeleriyle incelemekle kalmaz, aynı zamanda insanın mutluluğu için reçetelerde yazar. Romanın baş kahramanı Jean Valjean ise edebiyat tarihinin unutulmaz karakterlerinden biridir.

O, bu kitabıyla hedefinin ne olduğunu ise şu satırlarla özetler: “Okumak üzere elinize aldığınız bu eser, eksikleri, üstün veya zayıf tarafları ne olursa olsun bir baştan bir başa kötülükten iyiliğe, hukuksuzluktan adalete, sahtelikten hakikate, geceden gündüze, ihtirastan vicdana, çürümüşlükten hayata, canavarlıktan vazifeye, Cehennemden Cennete, sefaletten Allah’a doğru bir yürüyüştür. Çıkış noktası madde, varmak istediği hedef ruhtur. Başlangıcı canavar, neticesi melektir.”[3] 

Bu ifadelerinden de anlaşıldığı üzere Hugo’nun bu eserde vermeye çalıştığı asıl mesele eğitim ve ilim anlayışıyla beraber, dini eğitimin gerekliliğidir. Kendisi Fransız kurucu meclisinde yaptığı bir konuşmada din eğitiminin her zamankinden çok daha lüzumlu olduğunu ve insanın büyüdükçe daha fazla inanma mecburiyeti hissettiğini söyler. Ona göre şahısın, Allah’a yaklaşma arzusu arttıkça O’nun sıfatlarını görme merakı da artar. Ayrıca o, her şeyi maddi hayata bağlı görme meylinin büyük bir felaket olduğunu, zira bunun insana gaye olarak yalnızca dünya hayatına sevk ettiğinin altını çizer. Dolayısıyla bu tür bir bakışın ağır sefalet içerisindeki insanların acılarını kat kat arttırdığını, toplumdaki kıvranmaların da bundan ileri geldiğini söyler. Bu yüzden ister kanun koyucu olsun, ister din adamı, isterse yazar kim olursa olsun öncelikle maddi manevi bu sefaletlerle mücadele etmelidir der. Aynı zamanda başları yukarı doğru baktırmak gerektiğini, bütün dikkatlerin adaletin gerçekleşeceği tarafa yönlendirmesi icab ettiğini ve hiç kimsenin haksız yere acı çekmemesinin önemini vurgular. Ona göre maddi dünyanın kanunu denge olduğu gibi, manevi dünyanın mizanı da doğruluk olup insan bütünüyle ve ebedi olarak ölecek olsaydı hayatın bir değeri olmaz, hatta hayat, harcanan zahmete de değmezdi. Dolayısıyla ızdırabı hafifleten, gayreti mükâfatlandıran, insanı güçlü, sabırlı, iffetli ve adaletli kılan şey bu hayattan sonraki ebedi dünyayı sürekli hatırda tutmasıdır.[4]

O, Sefiller romanındaki kahramanların şahsında akıl sahibi herkesi, kaçınılmaz son olan ölümden önce uyarmaya çalışmaktadır. Ayrıca elmas veya kömür olma meselesinde yol ayrımında bulunan insanı ebedi hayata ehil hale getirebilme gayretiyle düşüncelerini, arzu ve isteklerini inanç ekseni perspektifinden okuyucuya vermeye çalışmaktadır.

Onun hakkında buraya kadar aktardığımız bu malumatları pek çoğumuz itibariyle bilmeyiz. O bizim dünyamız yönüyle sadece edebi kişiliği, şiirleri ve romanlarıyla tanınır. Halbuki o, bu kadarla sınırlı olmayıp kendi devrinde savunduğu fikirleri vasıtasıyla hak ve hukuk mücadelesi vermiş, inanç ekseninde ortaya koyduğu hayat felsefesiyle de ahiret anlayışını ve toplumun içine düştüğü çukurdan çıkış yollarını göstermeye çalışmıştır.

Hugo’nun ‘Mahomet’ İsimli Şiiri

Hugo’ya göre ahiret hayatına inanabilmek Allah’a inanmakla doğru orantılıdır ve kendisi her fırsatta Allah’a inandığını şöyle belirtir: “Allah’a inanıyorum. Hem de, kendime inandığımdan daha öte Allah’ın varlığından eminim. Her şeyin arkasında Allah vardır ve her şey Allah’a tabidir.”[5] 

Allah’a ve ahirete olan bu inancı, aslında onu hakikatin peşine düşmesine de imkân verir. Bir Arap ata sözünde; ‘arayan bulur’ dendiği o da 1855 yılında sürgündeyken (İngiltere) hayatını tamamen değiştirecek biriyle karşılaşır. O da, hala Fransa’nın gerçek anlamdaki tek destanı kabul edilen “La Légende des Siécles” (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserini yazdığı günlerde Hz. Muhammed(sav)’e inanan samimi bir insanla karşılaşması olur. Dolayısıyla hayatında zaten var olan ileri seviyedeki Allah inancı bu şahısla karşılaşmasından sonra yeni bir boyut kazanır ve bu eserine “İslam” adı altında üç manzume ilave eder. O manzumelerin biri de ‘Mahomet’ başlıklı şiirin bulunduğu bölümdür. Bu şiirde, Efendimizin(sav)’in büyüklüğünü, karakterini, vasıflarını, veda hutbesindeki ümmetinden helallik talebini, vefatından evvelki olayları, nihayet Azrail’in müsaade isteyip içeri girmesini ve Allah’ın onu istediğini tebliğ etmesi ve arkasından ruhunun ufkuna yürüyüşüne varıncaya kadar çok ayrıntılı bir dille anlatır.[6]

Ancak eserin ilk baskısında bulunan ‘Mahomet’ isimli şiir, sonraki baskılarda her nedense kaldırılır. Ancak Hugo’nun ölümünden yüz yıl kadar sonra 1985 yılında Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi tarafından bu şiir tekrar yayımlanır. Otuz sekiz dörtlükten oluşan bu şiiri, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Öğretim Görevlisi Yakup Yaşa, orjinal metinlerini Le Centre national de la rec-herche scientifique’den ulaşır ve uzun bir çalışmanın ardından Türkçe’ye de çevirir.[7]

Bu şiirinde Efendimiz (sav)’in veda haccını işaret ettiği bir dörtlüğü burada verip diğer kısımları Ali Uslu’nun 19 Nisan 2014 tarihinde yazdığı “Victor Hugo müslüman mıydı?” makalesine havale edip geçeceğiz. Oradan hem Türkçesi hem de Fransızca aslı okunabilir.

Ardından : “Ey insanlar! Size sesleniyorum

Vakit saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum

Belki bu sizinle son görüşmemiz, acele edin

Beni tanıyan herkes gelip son kez dinlesin.

Victor Hugo Hz. Muhammed(sav)’i kabullenmiş miydi?

Batı dünyasında büyük yazar/şair ve düşünürlerin, daha doğrusu toplumun büyük kesimlerini görüşleriyle etkileyebilecek kişilerin İslam ve Hz Muhammed (sav) ile ilgili olumlu yazı ve görüşleri, maalesef gizlenmiş, engellenmiş ve hatta yasaklanmıştır. Bahsi geçen Hugo’nun ‘Mahomet’ isimli şiiri de bu yasaklardan nasibini almıştır. Dolayısıyla şiir yazıldığı tarihten itibaren tartışmalara sebep olmuş ve bu şiirden yola çıkarak Hugo’nun Müslüman olduğuna dair yorumlar yapılmıştır.

Ayrıca onun, “Ben bile kendimi tanıyamıyorum; kendi kendime yabancıyım, kim olduğumu ve adımın ne olduğunu, yalnızca Allah bilir.”[8] sözlerinden yola çıkan kimi araştırmacılar ise onun İslam’a ve Allah’a yakın olduğunu söylemekle birlikte Müslümanlığı hakkında net bir şey söyleyememişlerdir. Müslümanlığı konusunda kendisinin beyanı ve şahitleri olmadığı için bir şey söylemek mümkün olmasa da sadece bu şiire bakarak onun Hz. Peygamber’i sevdiğini ve Katolik olmadığını söyleyebiliriz.

Netice itibariyle Hugo, altmış senelik yazarlığının meyvesi olan irili ufaklı elliyi aşkın eserlerinin hemen hepsinde inanç ekseni çerçevesinde Allah’a, dine veya ruha yer vermiştir. Hastalanıp gün saydığı günlerde ise ölümü büyük bir sükûnetle karşılar. Bu dünya hayatını bir başka âlemin bekleme salonu olarak gören Hugo da her fani gibi 22 Mayıs 1885’te vefat eder. Ölmeden önceki vasiyeti ise şöyledir: “Fakirlere 50 bin frank bırakıyorum. Mezarlığa götürülürken, yoksullara ayrılmış araba ile götürülmemi ve herkesten benim için dua etmesini istiyorum. Hangi mezhebin kilisesi olursa olsun, hiçbir dini merasim yapılmasını istemiyorum, Allah’a inanıyorum![9]


[1] https://www.frmtr.com/islam-ve-insan/2289887-victor-hugonun-din-anlayisi.html

[2] http://www.serenti.org/yuregiyle-dusunen-yazar-victor-hugo/

[3] https://www.frmtr.com/islam-ve-insan/2289887-victor-hugonun-din-anlayisi.html

[4] https://www.frmtr.com/islam-ve-insan/2289887-victor-hugonun-din-anlayisi.html

[5] https://www.frmtr.com/islam-ve-insan/2289887-victor-hugonun-din-anlayisi.html

[6] İsmail Güleç, “Victor Hugo Naat Yazabilir mi?” Dergâh Edebiyat Sanat Kültür Dergisi XXIX /344 (Ekim 2018) s. 11-12.

[7] Ali Uslu, “Victor Hugo müslüman mıydı?” 19 Nisan 2014

[8] Güleç, “a.g.m”

[9] Uslu “a.g.m.”

One thought on “Victor Hugo / Recep Atıcı

Leave a Reply to Cizlavet Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *